Aynı yıl CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'e karşı Çanakkale'de, Geyikli'de olaylar düzenlendi. 1960 ilkbaharında Yeşilhisar olayı oldu. İnönü'nün oraya gitmek istemesi Kayseri olaylarına yol açtı. Muhalefet gezilerini zorbalıkla, korkutarak, yıldırarak önleyemeyen DP iktidarı, bu kez sorunu kökünden çözmeye kalkıştı. 12 Nisan 1960 günü DP Grubunun yayımladığı bildiri CHP'yi "silahlı ve tertipli ayaklanmalar hazırlamakla", bir kısım basını da bunu yalan ve çarpıtılmış haberlerle desteklemekle suçluyor ve üç ayda işini bitirecek bir Tahkikat (Soruşturma) Komisyonunun kurulması yönündeki kararın alındığını açıklıyordu. 18 Nisanda DP'nin önergesi TBMM'de kabul edildi. 

Kurulan ve hepsi de DP'li olan 15 kişilik Komisyon ilk iş 3 şeyi yasakladı:

  • Partilerin tüm etkinlikleri (fakat soruşturulacak olan yalnızca CHP idi),
  • Partilerin tüm etkinlikleri ile ilgili yayınlar,
  • TBMM'de Komisyonla ilgili görüşmeler ve bunlar hakkında yayınlar,


İnönü o gün TBMM'de 2 konuşma yaptı. Kendilerinin ihtilalden gelip demokrasiye geçtiklerini, ihtilal yapmalarının olanaksız olduğunu, kurulacak komisyonun gayrı meşru olduğunu, TBMM'nin üstünde bir baskı düzeni getireceğini, bu durumun kendileri dışından kaynaklanan bir ihtilale yol açacağını söyledi.
Ve ünlü cümleleri:
"Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam... Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır."


Bu konuşmaları yayımlamak yasaktı. Buna rağmen Ulus ve Demokrat İzmir gazeteleri aynen bastılar, bu ve başka yollardan ülkenin her yanına dağıldı. CHP boyun eğmek niyetinde değildi. İnönü bunu açıkça Mecliste söylemişti. Bir de bunalımdan çıkar yol göstermişti: demokrasinin gereklerine uyarak dürüst bir seçim yapmak. Ama Menderes "ihtilal olabilir" uyarısını, "bunlar ihtilal yapmak istiyor" biçiminde yorumlayarak DP Grubunu daha şiddetli önlemler almaya ikna etti.
27 Nisan 1960 günü çıkarılan ve Tahkikat Komisyonuna olağanüstü yetkiler tanıyan yasa, Komisyonu, her türlü yayınları yasaklamaya, süreli yayınları ve basım evlerini kapatmaya, her türlü siyasal etkinlikler konusunda ve soruşturmanın selameti için önlem ve karar almaya, bu amaçla hükümetin bütün olanaklarından yararlanmaya yetkili kılıyordu. Komisyonun önlem ve kararlarına "her ne suretle olursa olsun muhalefet edenler" 1-3 yıla kadar ağır hapis cezasına, gizli olan soruşturma konusunda açıklama yapanlar 6 ay ile 1 yıl arasında hapis cezasına çarptırılacaklardı.
Komisyonun çalışmaları ceza usulündeki ilk soruşturma niteliğinde olacaktı. Buna karşı İnönü şöyle diyordu:

"Biz tedbiri aldık. Bu tedbiri yürüteceğiz diyorsunuz... Gayrımeşru baskı rejimine girmiş olan idarelerin hepsi böyle demiştir... Bu tedbire teşebbüs eden baskı tertipçileri zannediyorlar ki: Türk Milletinin Kore Milleti kadar haysiyeti yoktur." (Kore diktatörü Rhee, öğrenci ve halk gösterileri karşısında, 21 Nisan 1960'ta istifa etmek zorunda kalmıştı.)

Bu konuşma karşısında Meclis, İnönü'ye 12 oturum Meclis'e katılmama cezası verdi.
Ertesi gün (28 Nisan) İstanbul Üniversitesi öğrencileri büyük bir gösteri yaptılar. Polis çaresiz kaldı, ordu birlikleri çağrıldı. Bir öğrenci öldü. 40 kişi yaralandı. Rektör Sıddık Sami Onar tartaklandı. Hükümet sıkıyönetim ilân etti, Üniversite tatil edildi. Yayın yasağı getirildiği için olaylar kulaktan kulağa abartılarak aktarıldı.

Ertesi gün Ankara'da Siyasal Bilgiler ve Hukuk öğrencileri gösterilere başladılar. Polis başa çıkamayınca ordu birlikleri geliyordu. İktidar sertleştikçe sertleşiyordu. Menderes radyoda konuşmalar yapıyor, Ege'ye gidip İzmir'de kendisini karşılayan kalabalıklar karşısında maneviyat yükseltiyordu.
Bayar, Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in 30 Nisan'da yaptığı hükümetin istifa etmesi tavsiyesine "Hayır, tenkit zamanı geçti. Şimdi tenkil (örnek ceza, ortadan kaldırma) zamanıdır," diyordu. Oysa ordudan işaretler geliyordu. Emekli olmak üzere izne ayrılan Kara Kuvvetleri Kumandanı Cemal Gürsel, Millî Savunma Bakanı Ethem Menderes'e yazdığı mektupta Cumhurbaşkanı ve hükümetin değişmesi gerektiğini söylüyordu.
21 Mayıs günü Harb Okulu öğrencileri Atatürk Bulvarında yürüyüş yaptılar. Düşünülen tek çare, Harb Okulunun en kısa zamanda tatile göndermek oldu. DP Genel İdare Kurulunun ve DP Meclis Grubunun Menderes'i tuttuğu yoldan geri çevirmek için yaptıkları girişimler de onu etkilemedi.

Böylece 27 Mayıs 1960 darbesine gelindi. Millî Birlik Komitesi adında çoğu genç subaylardan oluşan bir cunta yaptı darbeyi.